Sevilla'dan Cordoba'ya günübirlik bir gezi planı ile sabahın erken saatlerinde yola çıktım. Otobüs biletlerimi bir gün öncesinden almıştım.
Otobüs dümdüz bir ovada yolculuga başladı. Ufka kadar uzanan zeytinlikler, mahsülleri çoktan toplanmis sapsari tarlalar, küçük çiftlikler ve yer yer söğüt ağaçları... Yol kenarlarında zakkumlar... Ova gune yeni uyanıyordu, henüz gecenin serininden kalma sis bulutu kalkmamıştı.
Otobüsümüz yolda La Campana isimli bir kasabaya uğradı. Burada insan kendini bir orta çağ filminin ortasında gibi hissediyor. Bir daha Endülüs yollarına düşersem, buraya mutlaka uğramak isterim.
Otobüsün Sevilla otogarından Cordoba otogarına varması iki saat sürdü. Cordoba'da tarihi eserlerin bulunduğu bölgeye varmak için de yaklaşık on beş dakikalık bir otobüs yolculuğu yapmak gerekiyor. (Bu yazının yazıldığı tarihte, bu ulaşım için 3 numaralı otobüsler kullanılıyordu.) Otogardan çıktığınızda hemen karşıda otobüs durakları görünüyor, ulaşım çok kolay. Ayrıca otobüs terminalinin tam karşısında Cordoba tren istasyonunu göreceksiniz, o istasyonun içerisinde bir turist ofisi mevcut. Şehirdeki gezilecek yerler ve ulaşım ile ilgili her tür bilgiyi ve şehir haritasını buradan ücretsiz temin edebilirsiniz.
Cordoba, Guadalquivir'in üzerine kurulmuş, uzun yıllar Endülüs'ün başkentligini yapmış, o dönemde çağdaşı kentlerden şehircilik ve medeniyet anlamında çok ileride olan, devrin önemli bilim adamları ve düşünürlerini yetiştirmiş bir kent. Neredeyse her evde bir kütüphanenin olduğu, hastane, hamam ve okullar ile dolu, tertemiz ve apaydınlık bir şehirmiş zamanında. O günlerden geriye çok az iz kalmasına rağmen hala buram buram Endülüs kokuyor.Cordoba Katedrali Mezquita ya da Kurtuba Ulu Camii.Bu yapı Cordoba'nın simgesi durumunda. Araplar Cordoba'yı aldıkları zaman, bir Roma tapınağı üzerine inşa edilmiş Saint Vincent kilisesini camiye çevirmişler. Camii muhtelif zamanlarda bir kaç defa genişletilmiş. Sonunda bu günkü büyüklüğüne ulaşmış. 24.000 metre karelik bir alan kaplıyor. Cordoba 1236'da tekrar İspanyolların eline geçtiğinde caminin içerisine bir şapel inşa edilmiş ve katedrale çevrilmiş. Ancak mihrab korunmuş. Müthiş bir derinliği ve manevi enerjisi olan bu yapı bir Endülüs gezisinin olmazsa olmaz noktalarından biri.
Giriş kapısı
Patio de los Naranjos (yani portakal bahçesi) caminin avlusunda eskiden hurma ağaçları ve şadırvanlar varmış, yüzyıllar içinde hurma bahçesi portakal bahçesine dönüştürülmüş, şadırvanlar da yerini bu havuza bırakmış.
Cordoba'nın zihnimdeki ilk imgesi kupkuru bir sıcak olarak kalacak. Ekim ayina bir kaç gün kala gitmeme rağmen kırk dereceye yakın yakıcı bir sıcak vardı. O gün gördüğüm güneş ışığı bu seneyi çıkartmama yetebilir...:) Öğlen sıcağında kaçtığım hayvanat bahçesindeki dostlar ve ağaçların gölgeliği ise ilaç gibi geldi.
Gideceklere Notlar :
Gitmişken Medinetül Zehra + Botanik parkı + Hayvanat Bahçesi ni de gezmek isterseniz bir gün ayırabilirsiniz.