Minik Vazom

Evimizin emektarlarından kâl-u belâdan kalma seramik diş fırçalığımızı atmaya gönlüm elvermedi. Akrilik boya ile bir kaç kat inci beyazına boyadıktan sonra dekupaj uyguladım. Sprey vernik ile vernikledim. Artık ömrüne minik bir vazo olarak devam ediyor.
Boyamadan önce şöyleydi:













Meraklısı için bir not :
Seramik, porselen, mobilya...v.s. gibi vernikli veya sırlı yüzeylere akrilik boyanın yapışabilmesi için bir kaç kat glass medium sürebilirsiniz. Glass Medium hobi malzemesi satan yerlerde bulunabilir.

Cordoba (Kurtuba) Gezi Notları

Endülüs Gezi Notlarıma Cordoba ile başlıyorum...
Sevilla'dan Cordoba'ya günübirlik bir gezi planı ile sabahın erken saatlerinde yola çıktım. Otobüs biletlerimi bir gün öncesinden almıştım.
Otobüs dümdüz bir ovada yolculuga başladı. Ufka kadar uzanan zeytinlikler, mahsülleri çoktan toplanmis sapsari tarlalar, küçük çiftlikler ve yer yer söğüt ağaçları... Yol kenarlarında zakkumlar... Ova gune yeni uyanıyordu, henüz gecenin serininden kalma sis bulutu kalkmamıştı.
Otobüsümüz yolda La Campana isimli bir kasabaya uğradı. Burada insan kendini bir orta çağ filminin ortasında gibi hissediyor. Bir daha Endülüs yollarına düşersem, buraya mutlaka uğramak isterim.
Otobüsün Sevilla otogarından Cordoba otogarına varması iki saat sürdü. Cordoba'da tarihi eserlerin bulunduğu bölgeye varmak için de yaklaşık on beş dakikalık bir otobüs yolculuğu yapmak gerekiyor. (Bu yazının yazıldığı tarihte, bu ulaşım için 3 numaralı otobüsler kullanılıyordu.) Otogardan çıktığınızda hemen karşıda otobüs durakları görünüyor, ulaşım çok kolay. Ayrıca otobüs terminalinin tam karşısında Cordoba tren istasyonunu göreceksiniz, o istasyonun içerisinde bir turist ofisi mevcut. Şehirdeki gezilecek yerler ve ulaşım ile ilgili her tür bilgiyi ve şehir haritasını buradan ücretsiz temin edebilirsiniz.
Cordoba, Guadalquivir'in üzerine kurulmuş, uzun yıllar Endülüs'ün başkentligini yapmış, o dönemde çağdaşı kentlerden şehircilik ve medeniyet anlamında çok ileride olan, devrin önemli bilim adamları ve düşünürlerini yetiştirmiş bir kent. Neredeyse her evde bir kütüphanenin olduğu, hastane, hamam ve okullar ile dolu, tertemiz ve apaydınlık bir şehirmiş zamanında. O günlerden geriye çok az iz kalmasına rağmen hala buram buram Endülüs kokuyor.Cordoba Katedrali Mezquita ya da Kurtuba Ulu Camii.Bu yapı Cordoba'nın simgesi durumunda. Araplar Cordoba'yı aldıkları zaman, bir Roma tapınağı üzerine inşa edilmiş Saint Vincent kilisesini camiye çevirmişler. Camii muhtelif zamanlarda bir kaç defa genişletilmiş. Sonunda bu günkü büyüklüğüne ulaşmış. 24.000 metre karelik bir alan kaplıyor. Cordoba 1236'da tekrar İspanyolların eline geçtiğinde caminin içerisine bir şapel inşa edilmiş ve katedrale çevrilmiş. Ancak mihrab korunmuş. Müthiş bir derinliği ve manevi enerjisi olan bu yapı bir Endülüs gezisinin olmazsa olmaz noktalarından biri.
Giriş kapısı


Alminar (Nam-ı diğer çan kulesine çevrilmiş minare)


Yapıya derinlik hissini veren meşhur kırmızı beyaz Cordoba kemerleri


İki büyük dini temsilen mihrab ve yanıbaşındaki şapel


Patio de los Naranjos (yani portakal bahçesi) caminin avlusunda eskiden hurma ağaçları ve şadırvanlar varmış, yüzyıllar içinde hurma bahçesi portakal bahçesine dönüştürülmüş, şadırvanlar da yerini bu havuza bırakmış.





Al Cazar Sarayı'nın kulesine çıkıp kenti kuş bakışı seyredebilirsiniz.


Cordoba'nın zihnimdeki ilk imgesi kupkuru bir sıcak olarak kalacak. Ekim ayina bir kaç gün kala gitmeme rağmen kırk dereceye yakın yakıcı bir sıcak vardı. O gün gördüğüm güneş ışığı bu seneyi çıkartmama yetebilir...:) Öğlen sıcağında kaçtığım hayvanat bahçesindeki dostlar ve ağaçların gölgeliği ise ilaç gibi geldi.

Gideceklere Notlar :
  • Planladığınız yerleri gezdikten sonra haritayı yırtıp daracık Kurtuba sokaklarında mümkünse kaybolun.

  • Şöyle serin avlusunda ağaçlar, ağaçların altında şakırdayan bir şadırvan olan, bembeyaz bir Cordoba evi bulup (çok aramanıza gerek kalmayacak), bir mola verip, bol buzlu bir sangria içmeniz naçizane tavsiyemdir.

  • Sevilla'dan Cordoba'ya bir kaç saatte bir otobüs kalkıyor. Ücret ve saatleri şu siteden inceleyebilirsiniz : http://www.alsa.es/portal/site/Alsa?portal.alsa.request.locale=en_GB

  • Cordoba'ya Sevilla veya Madrid'den tren ile de gidebilirsiniz. Şu adres işe yarayabilir : http://www.renfe.com/index.html

  • Araç kiralayarak da gidilebilir. Şehirlerarası yollar gayet rahat, tabii hız sınırlarına, trafik kurallarına ve trafik uyarı levhalarına riayet etmek lüzumlu. Cordoba Sevilla'dan özel araç ile 1,5 saat civarında sürer sanırım. (Otobüs biraz yavaş, durarak ve dolaşarak gidiyor.) Burada en kritik nokta; aracı Mezquita'ya yaklaşınca bulacağınız (muhtelif yerlerde nöbet bekleyen otoparkçıların yönlendirmelerine de fazla direnç göstermeyerek) ilk otoparka bırakınız; zira eski Kurtuba sokakları ancak bir aracın kılpayı geçebileceği genişliktedir:) Free otopark alanı bulmanız ise imkansız gibi.

  • Araba ile gidecekler için; Mezquita'nın hemen karşısında bir "oficina de turismo" daha var:)

  • Mezquita ve çevresini gezmek için yarım gün rahat rahat yeter.
    Gitmişken Medinetül Zehra + Botanik parkı + Hayvanat Bahçesi ni de gezmek isterseniz bir gün ayırabilirsiniz.

  • Yerebatan


    Çok geç kalmış bir Yerebatan Sarnıcı ziyaretinden kareler, tam Medusa başlarının yanına varmıştım ki fotoğraf makinemin pili bitti :)

    Binbirinci Geceden Sonra - Necib Mahfuz

    Nobel ödüllü Mısır'lı yazar Necib Mahfuz'un 1979 yılında yayımlanan eseri Binbirinci Geceden Sonra, Binbir Gece Masalları'nı sonlandığı yerden alarak, benzer bir üslupla, daha geniş bir karakter ve olay örgüsü ile devam ettirmeye çalışıyor. Bence başarılı bir modern masal denemesi. Şah Şehriyar'ın ülkesinden bir çok kahramanın kendi hikayeleri etrafında yavaş yavaş örülen roman, Şah Şehriyar'ın kendi içsel yolculuk hikayesi ile sonlanıyor.
    Herkese söyleyecek sözleri, hikmetli ve siyasi mesajları olan bu kitabı;
    Şehrazat'ın hikmetli hikayelerinin Şah Şehriyar'ın ruhuna ektiği tohumların ne zaman ve nasıl filizlendiğini merak edenlere,
    masal okumayı ve dinlemeyi sevenlere özellikle öneririm.
    (Maturella'ya teşekkürlerimle :) )
    "Şeyh efendi konuştu :
    'Bilmelisin ki altı engeli aşmadıkça 'salih' insanların, gerçek ermişlerin derecesine varamazsın... Birincisi, nimet kapısını kapayıp şiddet ve bela kapısını aralamandır. İkincisi ihtişam ve şeref kapısını kapayıp zillet ve tevazu kapısını açmandır. Üçüncüsü rahat ve lüks kapısını kapayıp ruh ve beden için cihad kapısını açmandır. Dördüncüsü, uyku kapısını kapayıp uykusuzluk ve fikir kapısını açmandır. Beşincisi, zengin olduğunu ve hiç kimseye ihtiyacın olmadığını vehmettiren kapıyı kapatıp her nefesinde Allah'a muhtaç olduğunu hissettiren kapıyı açmandır. Altıncısı ileriye dönük umutların ve planların kapısını kapayıp ölüme hazırlık kapısını açmandır.'" (Sf. 320)
    Roman-Oğlak Yayınları-2002-1.baskı

    Kürkçü Dükkanı

    İnişli, çıkışlı, bol yürüyüşlü, bazen zor koşullarla mücadele içinde, bazen keyifli, sıklıkla şaşırtıcı, kentten kente savrulduğum bir yolculuk sonrası yeniden İstanbul'da, konar göçer düzenden yerleşik hayat düzenine geçme çabası içerisindeyim.

    "Endülüs ve tadımlık Lizbon" seyahatimden işinize yarayabilecek notlarımı ve mütevazi karelerimi fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım. Bu fotoğraftaki meraklı taze, Cordoba hayvanat bahçesinde tanıştığım, benim gibi fena amatör bir fotoğrafçıya bile bıkıp usanmadan uzuuun uzun pozlar veren, gönüllü manken arkadaşım. O da uzaklara kaçmak istiyor, tel örgülerden bıkmış usanmış. Cinsiyetini bilmiyorum ama "Papatya" ismini kendisine çok yakıştırdım :)

    Bu postta yazdıklarım gittiğim yerlerden bağımsız olarak, geziden bana kalanlar ve unutmamam gereken notlar... Daha çok kendim için, sizlere çok anlam ifade etmeyebilirler bu yüzden.

    Anafikir 1 : Tüm kalbimle, bir gün bütün sınırların ortadan kalkacağı, dileyen herkesin dilediği yerde özgürce yaşayacağı bir dünyayı umut ve hayal ediyorum. Zaten sınır denen şey bir adımlık mesafeden ibaret değil mi?:)
    Anafikir 2 : Anlaşmak ve muhabbet diller, kulaklar ile değil gönüller ile olurmuş. Bir bakmışsınız çok yakınlarınızla konuştukşa uzaklaşmışsınız. Bir bakmışsınız neredeyse hiç ortak sözcüğünüz olmayanlar ile anlaşmışsınız...

    Not 1 : Yıldızlarla hemhal olunacak... mümkünse her ay... yeni aydan hemen önceki gece...
    Not 2 : Spor! Spor! Spor!
    Not 3 : Belki de bir daha hayatım boyunca o kadar güzel bir gün batımına tanık olamayabilirim. Uçağa binerken fotoğraf makinemi yanıma alsaydım ne güzel olurdu...
    Not 4 : Sabun, Ezine peyniri, haşlanmış patates, lapa bile olsa birkaç kaşık pilav, Akbil!:), camımızı açtığımızda odaya dolan miss gibi oksijeni bol hava ve seriiiiincecik bir sabah meltemi... Bunların ne kadar tatlı şeyler olduğunu YOK olduklarında anladım. Hepsine ayrı ayrı hürmetlerimi bir borç bilirim :)

    Kıssadan Hisse 1 : Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.
    Kıssadan Hisse 2 : Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
    Kıssadan Hisse 3 : "Seyahat edin, sıhhat bulun."

    Kendimi tanıma yolunda bana kapılar açan bu yolculuğu nasip edene şükürler olsun.

    Yakın bir zamanda tekrar görüşmek üzere,