fotoğraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fotoğraf etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sevgili'ye...

senin kalbinden sürgün oldum ilkin
bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışında
sana geldim
ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim affa layık olmasam da
uzatma dünya sürgünümü benim

güneşi bahardan koparıp
aşkın bu en onulmazından koparıp
bir tuz bulutu gibi
savuran yüreğime ah
uzatma dünya sürgünümü benim

nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
ayaklarımdan belli
lambalar eğri
aynalar akrep meleği
zaman çarpılmış atın son hayali
ev miras değil mirasın hayaleti
ey gönlümün doğurduğu
büyüttüğü emzirdiği
kuş tüyünden
ve kuş sütünden
geceler ve gündüzlerde
insanlığa anıt gibi yükselttiği
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim

bütün şiirlerde söylediğim sensin
suna dedimse sen leyla dedimse sensin
seni saklamak için görüntülerinden faydalandım salome'nin belkis'in
boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikârsın sen bellisin.
kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
ey gönüllerin en yumuşağı en derini
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim

yıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı toprakta
yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
çatı katlarında bodrum katlarında
gölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
hep kanlıca'da emirgan'da
kandilli'nin kurşuni şafaklarında
seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
sana geldim
ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim affa layık olmasam da

ey çağdaş kudüs (meryem)
ey sırrını gönlünde taşıyan mısır (züleyha)
ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim

dağların yıkılışını gördüm bir venüs bardağında
köle gibi satıldım pazarlar pazarında
güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
verilmemiş hesapların korkusuyla
sana geldim
ayaklarına kapanmaya geldim
af dilemeye geldim affa layık olmasam da
sevgili
en sevgili
ey sevgili
uzatma dünya sürgünümü benim

ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır
yoktan da vardan da öte bir Var vardır
hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
o şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

sevgili
en sevgili
ey sevgili

SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE - Sezai Karakoç
Ağaç bütün,
Işık bütün,
Meyve bütün,
Benim dünyam paramparça..

Büyük bir ayna kırılmış,
Kırılıp yere dökülmüş,
Kainat içine düşmüş,
Düşmüş ama paramparça..

Yaprak yaprak yapıştırdım,
Diyar diyar dolaştırdım,
Bir alevdir tutuşturdum,
Yandım ama paramparça...

PARAMPARÇA - Bedri Rahmi Eyüboğlu

Cordoba (Kurtuba) Gezi Notları

Endülüs Gezi Notlarıma Cordoba ile başlıyorum...
Sevilla'dan Cordoba'ya günübirlik bir gezi planı ile sabahın erken saatlerinde yola çıktım. Otobüs biletlerimi bir gün öncesinden almıştım.
Otobüs dümdüz bir ovada yolculuga başladı. Ufka kadar uzanan zeytinlikler, mahsülleri çoktan toplanmis sapsari tarlalar, küçük çiftlikler ve yer yer söğüt ağaçları... Yol kenarlarında zakkumlar... Ova gune yeni uyanıyordu, henüz gecenin serininden kalma sis bulutu kalkmamıştı.
Otobüsümüz yolda La Campana isimli bir kasabaya uğradı. Burada insan kendini bir orta çağ filminin ortasında gibi hissediyor. Bir daha Endülüs yollarına düşersem, buraya mutlaka uğramak isterim.
Otobüsün Sevilla otogarından Cordoba otogarına varması iki saat sürdü. Cordoba'da tarihi eserlerin bulunduğu bölgeye varmak için de yaklaşık on beş dakikalık bir otobüs yolculuğu yapmak gerekiyor. (Bu yazının yazıldığı tarihte, bu ulaşım için 3 numaralı otobüsler kullanılıyordu.) Otogardan çıktığınızda hemen karşıda otobüs durakları görünüyor, ulaşım çok kolay. Ayrıca otobüs terminalinin tam karşısında Cordoba tren istasyonunu göreceksiniz, o istasyonun içerisinde bir turist ofisi mevcut. Şehirdeki gezilecek yerler ve ulaşım ile ilgili her tür bilgiyi ve şehir haritasını buradan ücretsiz temin edebilirsiniz.
Cordoba, Guadalquivir'in üzerine kurulmuş, uzun yıllar Endülüs'ün başkentligini yapmış, o dönemde çağdaşı kentlerden şehircilik ve medeniyet anlamında çok ileride olan, devrin önemli bilim adamları ve düşünürlerini yetiştirmiş bir kent. Neredeyse her evde bir kütüphanenin olduğu, hastane, hamam ve okullar ile dolu, tertemiz ve apaydınlık bir şehirmiş zamanında. O günlerden geriye çok az iz kalmasına rağmen hala buram buram Endülüs kokuyor.Cordoba Katedrali Mezquita ya da Kurtuba Ulu Camii.Bu yapı Cordoba'nın simgesi durumunda. Araplar Cordoba'yı aldıkları zaman, bir Roma tapınağı üzerine inşa edilmiş Saint Vincent kilisesini camiye çevirmişler. Camii muhtelif zamanlarda bir kaç defa genişletilmiş. Sonunda bu günkü büyüklüğüne ulaşmış. 24.000 metre karelik bir alan kaplıyor. Cordoba 1236'da tekrar İspanyolların eline geçtiğinde caminin içerisine bir şapel inşa edilmiş ve katedrale çevrilmiş. Ancak mihrab korunmuş. Müthiş bir derinliği ve manevi enerjisi olan bu yapı bir Endülüs gezisinin olmazsa olmaz noktalarından biri.
Giriş kapısı


Alminar (Nam-ı diğer çan kulesine çevrilmiş minare)


Yapıya derinlik hissini veren meşhur kırmızı beyaz Cordoba kemerleri


İki büyük dini temsilen mihrab ve yanıbaşındaki şapel


Patio de los Naranjos (yani portakal bahçesi) caminin avlusunda eskiden hurma ağaçları ve şadırvanlar varmış, yüzyıllar içinde hurma bahçesi portakal bahçesine dönüştürülmüş, şadırvanlar da yerini bu havuza bırakmış.





Al Cazar Sarayı'nın kulesine çıkıp kenti kuş bakışı seyredebilirsiniz.


Cordoba'nın zihnimdeki ilk imgesi kupkuru bir sıcak olarak kalacak. Ekim ayina bir kaç gün kala gitmeme rağmen kırk dereceye yakın yakıcı bir sıcak vardı. O gün gördüğüm güneş ışığı bu seneyi çıkartmama yetebilir...:) Öğlen sıcağında kaçtığım hayvanat bahçesindeki dostlar ve ağaçların gölgeliği ise ilaç gibi geldi.

Gideceklere Notlar :
  • Planladığınız yerleri gezdikten sonra haritayı yırtıp daracık Kurtuba sokaklarında mümkünse kaybolun.

  • Şöyle serin avlusunda ağaçlar, ağaçların altında şakırdayan bir şadırvan olan, bembeyaz bir Cordoba evi bulup (çok aramanıza gerek kalmayacak), bir mola verip, bol buzlu bir sangria içmeniz naçizane tavsiyemdir.

  • Sevilla'dan Cordoba'ya bir kaç saatte bir otobüs kalkıyor. Ücret ve saatleri şu siteden inceleyebilirsiniz : http://www.alsa.es/portal/site/Alsa?portal.alsa.request.locale=en_GB

  • Cordoba'ya Sevilla veya Madrid'den tren ile de gidebilirsiniz. Şu adres işe yarayabilir : http://www.renfe.com/index.html

  • Araç kiralayarak da gidilebilir. Şehirlerarası yollar gayet rahat, tabii hız sınırlarına, trafik kurallarına ve trafik uyarı levhalarına riayet etmek lüzumlu. Cordoba Sevilla'dan özel araç ile 1,5 saat civarında sürer sanırım. (Otobüs biraz yavaş, durarak ve dolaşarak gidiyor.) Burada en kritik nokta; aracı Mezquita'ya yaklaşınca bulacağınız (muhtelif yerlerde nöbet bekleyen otoparkçıların yönlendirmelerine de fazla direnç göstermeyerek) ilk otoparka bırakınız; zira eski Kurtuba sokakları ancak bir aracın kılpayı geçebileceği genişliktedir:) Free otopark alanı bulmanız ise imkansız gibi.

  • Araba ile gidecekler için; Mezquita'nın hemen karşısında bir "oficina de turismo" daha var:)

  • Mezquita ve çevresini gezmek için yarım gün rahat rahat yeter.
    Gitmişken Medinetül Zehra + Botanik parkı + Hayvanat Bahçesi ni de gezmek isterseniz bir gün ayırabilirsiniz.

  • Yerebatan


    Çok geç kalmış bir Yerebatan Sarnıcı ziyaretinden kareler, tam Medusa başlarının yanına varmıştım ki fotoğraf makinemin pili bitti :)

    Kürkçü Dükkanı

    İnişli, çıkışlı, bol yürüyüşlü, bazen zor koşullarla mücadele içinde, bazen keyifli, sıklıkla şaşırtıcı, kentten kente savrulduğum bir yolculuk sonrası yeniden İstanbul'da, konar göçer düzenden yerleşik hayat düzenine geçme çabası içerisindeyim.

    "Endülüs ve tadımlık Lizbon" seyahatimden işinize yarayabilecek notlarımı ve mütevazi karelerimi fırsat buldukça sizlerle paylaşacağım. Bu fotoğraftaki meraklı taze, Cordoba hayvanat bahçesinde tanıştığım, benim gibi fena amatör bir fotoğrafçıya bile bıkıp usanmadan uzuuun uzun pozlar veren, gönüllü manken arkadaşım. O da uzaklara kaçmak istiyor, tel örgülerden bıkmış usanmış. Cinsiyetini bilmiyorum ama "Papatya" ismini kendisine çok yakıştırdım :)

    Bu postta yazdıklarım gittiğim yerlerden bağımsız olarak, geziden bana kalanlar ve unutmamam gereken notlar... Daha çok kendim için, sizlere çok anlam ifade etmeyebilirler bu yüzden.

    Anafikir 1 : Tüm kalbimle, bir gün bütün sınırların ortadan kalkacağı, dileyen herkesin dilediği yerde özgürce yaşayacağı bir dünyayı umut ve hayal ediyorum. Zaten sınır denen şey bir adımlık mesafeden ibaret değil mi?:)
    Anafikir 2 : Anlaşmak ve muhabbet diller, kulaklar ile değil gönüller ile olurmuş. Bir bakmışsınız çok yakınlarınızla konuştukşa uzaklaşmışsınız. Bir bakmışsınız neredeyse hiç ortak sözcüğünüz olmayanlar ile anlaşmışsınız...

    Not 1 : Yıldızlarla hemhal olunacak... mümkünse her ay... yeni aydan hemen önceki gece...
    Not 2 : Spor! Spor! Spor!
    Not 3 : Belki de bir daha hayatım boyunca o kadar güzel bir gün batımına tanık olamayabilirim. Uçağa binerken fotoğraf makinemi yanıma alsaydım ne güzel olurdu...
    Not 4 : Sabun, Ezine peyniri, haşlanmış patates, lapa bile olsa birkaç kaşık pilav, Akbil!:), camımızı açtığımızda odaya dolan miss gibi oksijeni bol hava ve seriiiiincecik bir sabah meltemi... Bunların ne kadar tatlı şeyler olduğunu YOK olduklarında anladım. Hepsine ayrı ayrı hürmetlerimi bir borç bilirim :)

    Kıssadan Hisse 1 : Tebdil-i mekanda ferahlık vardır.
    Kıssadan Hisse 2 : Davulun sesi uzaktan hoş gelir.
    Kıssadan Hisse 3 : "Seyahat edin, sıhhat bulun."

    Kendimi tanıma yolunda bana kapılar açan bu yolculuğu nasip edene şükürler olsun.

    Yakın bir zamanda tekrar görüşmek üzere,

    İstanbul'da sonbahara az kala...

    ...Bu sabah şu denizi kirala,
    mavi mavi hatırlayalım birbirimizi,
    bu öğlen güneşi kirala da,
    bir daha soğukluk girmesin aramiza,
    bu ikindi tembelliği kirala,
    belki gölgesinde kedin olurum senin,
    bu aksam bahçeyi kirala,
    elimizde büyüsün gül, menekşe, yasemin...

    KİRALIK - Haydar Ergülen

    Ramazan ayı için mânili bir karşılama

    On bir ayın sultânı
    Kıymetlidir her ânı
    Süslersin şu cihânı
    Hoşgeldin yâ Ramazan!

    Misafir :)


    Kendisi her akşam güneş batarken ailesiyle birlikte buralardan geçiyor, komşu bahçedeki ceviz ağacında bir mola vererek "muhteşem!" sesiyle bizi selamlıyor:)
    Yakışıklı misafirimizi sizlerle de tanıştırmak istedim, umarım bu güzel yaratıklar İstanbul semalarından hiç kaybolmazlar...

    Yeni Oyuncağım ve Bizim Bahçenin Halleri

    Bu gün pek maharetli yeni bir oyuncağım oldu. Bahçemizin sakinleri de ondan hoşlanmış olmalılar ki güzel pozlar verdiler :) Yeni fotoğraf makinemle canlı, renkli ve mutlu hallere tanıklık etmek dileğiyle...